İnsanoğlunun en savunmasız anlarından birisi uykuda olduğu haldir. Bu nedenle olmalıdır ki, değer verdiğimiz birçok nesnenin uyurken yakınımızda bulunmasını isteriz. Mal canın yongası olduğuna göre kişisel tasarruflarımız olan döviz ve altınları, sadece uyurken değil kendimizi güvence altına almak için her an ulaşabileceğimiz en yakın bir yerde saklamak isteriz.
Uykudayken başımızı yastık üzerine koyduğumuza göre bizim için değerli olan nesneleri “yastıkaltı”‘nda saklamamız kadar doğal birşey olamaz.
Yastıkaltı, bankaya yatırılarak muhafaza etmek yerine, evimizde, işyerimizde veya başka bir yerde sakladığımız değerli varlıklara denilir. Yastıkaltı tasarruflar; dolar, euro gibi dövizler ile altın, mücevher gibi değerli madenlerde olabilir.
Özellikle kadınlar, altın bilezik veya nakit para tasarruflarını evin kendilerince gizli kısımlarına saklayıp yastıkaltı sürecinde önemli bir rol oynuyorlar. Yastıkaltı birikim anlayışının göçebe bir yaşam süren atalarımızdan bize miras olarak kaldığına dair fikirler bulunmaktadır. Yastıkaltı ekonomisi bu nedenle bize özgü bir yatırım olgusu olarak karşımıza çıkıyor.
Yastıkaltı, ekonomide genel bir tanım olup, bir sıfattır. Kayıt altında olmayan, ekonomi içerisine ne zaman gireceği çıkacağı belli olmayan, bankalara yatırılmayan bireysel olarak yapılan tasarrufların tümüdür. Yastıkaltı, İngilizce’de “under the mattress savings” yani yatak altı tasarruf olarak biliniyor.
Yastıkaltı tasarrufların hepsi fiziksel olarak bir yastığın altında saklanmayabilir. Haberlerde zaman zaman hepimizin aşina olduğu üzere, bazen evdeki bir baca içerisinde bazen bir yorganın içerisinde bazen de yatak altında insanlar döviz ve altınlarını saklayabiliyor ve hatta unutabiliyor.
Yastıkaltı altın, yastıkaltı dolar tasarruf miktarının büyüklüğünün yüzlerce milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle bu denli yüksek bir ekonomik kaynağın atıl bir vaziyette finans sistemi içerisine girmeden saklanması kayıp olarak görülüyor. Öte taraftan insanlar geleceğe dönük belirsizlikler nedeniyle birikimlerini ve kendilerini güvence altına alma içgüdüsü ile yastıkaltı yatırıma hız kesmeden devam ediyorlar.
Ekonominin sürekliliğinin sağlanması ve gelişmesi için sisteme pompalanan paraya ihtiyaç var. Yastıkaltı para sisteme girmediği için ekonomiye bir faydası bulunmuyor. Ekonomik kriz dönemlerinde kriz sürecinin aşılabilmesi için yastıkaltı birikimlerin finans sistemi içine girmesi yönünde çağrılar ve teşvik edici düzenlemeler yapılıyor.
Ülkemizde sık sık yaşadığımız ekonomik krizler, ekonomik istikrarın bozulmasına neden oluyor ve toplumu finans sistemi üzerinde olumsuz bir yargıyla güvensizliğe yol açarak yastıkaltı birikime yönlendiriyor. İnancı gereği faize dayalı ekonomiye yatırım yapmak istemeyenlerde yastıklaltı altın birikimi yapma yolunu seçebiliyor.
Ak akçe kara gün içindir atasözümüzde olduğu gibi ak akçelerimizi kötü günler için saklayalım evet ama ekonomimizin gelişmesi adına hemen hemen hiçbir risk almadan birikimlerimizi saklayabileceğimiz ve daha güvenilir bir yöntem olan, devlet güvencesi altında bulunan bankacılık sistemi değerlendirilebilir.